Sunday, November 05, 2006

Müzikli ibadet


Yerli yabancı turistlerin ilgiyle izlediği sema, aslında gösteriden çok Mevlevilerin ibadeti. Çile eğitimiyle işe başlıyorlar, müzik ve güzel sanatlarla devam ediyorlar.

Mevlana'nın oğlu Sultan Veled tarafından, Mevlana'nın düşünceleri çerçevesinde kuruldu. Ancak Mevlana'nın, tarikatlara özgü kurallara uymadığı, kendisine bağlananlar için özel kurallar koymadığı biliniyor. Sözgelimi kendisine bağlananlar için ne bir giriş töreni düzenler, ne de belli bir zikir öngörür. Diğer tarikatlar gibi özel giysilerle ayrılma yoluna da gitmemiş. Bilinen başlıca uygulaması müridliğe kabul edilenlerin saç, sakal, bıyık ve kaşlarından birkaç kıl kesilmesi, kendisine halifelik verilenlere bugün hırka denilen geniş kollu, yakasız, önü açık bir giysi olan ferace giydirilmesi, halkı aydınlatma görevini simgelemek üzere de bir çerağ verilmesiydi. Mevlevilik'in başlıca kurallarından birisi olan sema da yalnızca aşk ve cezbe için yardımcı bir ögeydi. Ancak oğlu Sultan Veled, halifeliği döneminde Mevlana'nın düşüncelerine temel olarak Mevleviliği kendine özgü kuralları, törenleri olan bir tarikat durumuna getirdi. Mevlana'dan boşalan koltuğa, Mesnevi'nin yazılmasına da sebep olan Hüsameddin Çelebi otursa da, Çelebi Sultan Veled'in fikirleri doğrultusunda hareket etti. 11 yıl sonra Hüsameddin Çelebi'nin ölümüyle, posta bu kez 58 yaşındaki Sultan Veled oturdu. Sultan Veled'in 28 yıllık döneminde, müritler arttı, sema, müzik ve Mesnevihanlık usulleri belli bir düzene sokularak kurumsallaşmanın temelleri atıldı. Konya'dan Anadolu'ya yayılan Mevlevilik, en büyük desteği Mevlana'nın torunu Mutahhara Hatun'un kızı Devlet Hatun'un oğlu olan Yıldırım Beyazıd verdi. Yavuz Sultan Selim ve Kanuni Sultan Süleyman'ın da doğuya sefere çıktıklarında mutlaka Mevlevi Asitanesi'ne uğradıkları belirtiliyor. Osmanlılar döneminde Türkiye'de en yaygın tarikatlardan birisi olan Mevleviliğin faaliyetine, diğer tarikatlarla birlikte, 13 Eylül 1925 tarihli bir kanunla son verildi. Faaliyetini bir süre Şam'da sürdürmeyi denediyse de başarılı olamadı.Ancak 1926'da Konya'daki merkez tekke ve Mevlana türbesi müze olarak yeniden açıldı.

ÖNCE ÇİLE EĞİTİMİ
Mevlevmânevbir eğitim sistemi olarak targiren nevniyâzları binbir gün süren "çile" denilen bir eğitimden geçiyordu. Çile şöyle uygulanıyordu: Mevlevolmaya karar veren kişi gençse, ailesinin rızâsı alınırdı. Kendisine bu yolun güçlükleri anlatılır, ısrâr eder ve kabûl olunursa "matbah" denilen eğitim bölümünde, kapıdan girince hemen sol tarafta, kapı dibinde bulunan postta üç gün oturtulurdu. Bu üç gün içinde iki diz üstünde başı eğik olarak oturan aday, orada yapılan işleri seyreder, mecburiyet olmadıkça konuşmaz, mecbur olmadıkça posttan kalkıp bir yere gidemezdi. Üç gün sonra huzura çıkar, kararında durduğunu söylerse, geldiği elbiseyle on sekiz gün getir-götür işlerine bakardı. On sekiz günün sonunda ona artık mevlevözel kıyafetleri giydirilir ve çilesi başlamış olurdu. Çile esnasında ortalığı silip süpürmek, odun getirmek, alış-veriş yapmak, çamaşır yıkamak gibi günlük işleri yapmaktan başka mutlaka sema meşk eder, mesnevokur, kâbiliyeti varsa ney üflemek, kudüm vurmak, ayin okumak gibi musiki sanatı ile veya hat, tezhminyatür gibi diğer güzel sanatlarla ilgilenirdi. Meşklere, çilesini doldurmuş, hücre sahibi olmuş "dede" ler nezaret ederdi. Mevlana ve tarikat mensupları ibadetlerine müzik de eklemişlerdir. Müzik ile ruhların göklere yükseldiği ve cennetin kapılarının sesini ve melodisini duyabildiklerine inanılır. Bugün, Konya'daki Mevlana türbesi ve semah, yerli ve yabancı turistler tarafından yoğun ilgiyle izleniyor. Özellikle Konya'daki Şeb-i Aruz törenleri, her yıl binlerce kişi tarafından izleniyor. Gösteriden çok bir tür ibadet olan sema, kendinden geçerek Allah'a ulaşma çabası.

Türkiyenin Tarikat haritası

İşte Türkiye'nin tarikat haritası...
İsmailağa Camii'ndeki cinayetten sonra tarikat tartışmaları yeniden başladı. Türkiye'nin tarikat haritasını çıkartıldı. İşte o harita...

Çoğunlukla kapalı bir ilişki ağı kuran ve içe dönük yaşayan tarikatlar, bunlardan doğan cemaatler neredeyse tüm şehirlerde faaliyette. Kökleri çok eskiye dayanan tarikatların çizgisinden geldiğini iddia eden birden fazla cemaat var. Sık sık kendi içlerinde bölünüyor, aralarında mücadele ediyorlar.

Çoğunlukla kurdukları vakıflar aracılığıyla hareket ediyorlar. Kimileri de neredeyse holdingleşmiş durumda. Postluk bazen babadan oğula, bazen kardeşlere geçiyor. Cemaatlerin bazılarının siyasetle çok yakın bağları var, bazıları politikayla ilgilenmiyor. Ancak tüm Türkiye"nin her bölgesinde günlük hayatı ve insan ilişkilerini etkiliyorlar. İşte Tarikatlar, kurucularıi etkili oldukları bölgeler, yaklaşımları...

İSTANBUL-KAYSERİ-DÜZCE-ANKARA
Kadiri Muhammediye

Kadiri tarikatı kökenli Muhammediye kolu İstanbul, Ankara, Kayseri ve Düzce"de güçlü. Lideri Şeyh Seyyid lakabını kullanan Muhammed Ustaoğlu. 1987"de imamlıktan emekliye ayrılan Ustaoğlu, İstanbul"da yaşıyor. Kendisinden sonra yerine geçmesine kesin gözüyle bakılan oğlu Muhittin Ustaoğlu da Diyanet İşleri"nde görevli, Düzce"de imamlık yapıyor. Cemaatin Kayseri vekili Muammer E. Almanya vekili Şükrü Oral. Muhammediye, tarikat şeceresini Kadiri tarikatının kurucusu Abdülkadir Geylani"ye dayandırmakla birlikte kendisini Nakşibendi ve Mevlevi geleneğinin parçası kabul ediyor. Zikir törenlerinde zaman zaman yaklaşık bin kişiyi buluşturmayı başarıyor.

KÜTAHYA
Halveti tarikatının Şabaniye Kolu

Şeyhlik postunda Mehmet Dumlu oturuyor. Türkiye"nin en aktif Halveti tarikatı olarak biliniyor. Düzenli yaptıkları zikir törenlerine kadın ve erkeğin bir arada katılmasıyla tanınıyorlar. Kütahya merkezli cemaatin zikir törenlerine İstanbul"un yanı sıra, Bursa, Uşak, Eskişehir, Ankara ve Afyon"dan da geniş katılımlar oluyor.

ANKARA-VAN-Ş.URFA-İSTANBUL
Hizb-ut Tahrir

Grup kendisini "İdeolojisi İslam olan parti" olarak tanımlıyor. Adlarını Hizb-ut Tahrir Türkiye sözcüsü Yılmaz Çelik"in İstanbul Fatih Camii"ndeki basın açıklamasıyla duyurdular. Ankara ve İstanbul"un yanı sıra Şanlıurfa ve Van"da da güçlü oldukları biliniyor. Örgüt çalışmalarını Ankara merkezli Köklü Değişim adlı dergi çevresinde sürdürüyor.

ANKARA- ANTALYA
Galibiler

Kadiri-Rufai tarikat geleneğinden gelen cemaatler arasında tarikatlığını ilan eden tek kol. Şeyhleri Hacı Galip Hasan Kuşçuoğlu. Zikirde şiş çekmeleriyle tanınıyorlar. Her perşembe akşamı Ankara"nın Hüseyingazi semtindeki Tevhid Camii"nde yaptıkları zikre yaklaşık 3 bin kişi katılıyor. Müritlerin çoğu çevredeki sitelerin esnafı. Şeyh Kuşçuoğlu kendisini şöyle tanımlıyor: "Mezhep olarak Hanefi; meşrep olarak Alevi; yol olarak Kadiri-Rufai Galibiyiz." Faaliyetlerini, şeyhin adını taşıyan eğitim vakfı kanalıyla sürdürüyor. Cemaat Antalya"da da faaliyette.

ERZURUM
Nurcu Kırkıncı Hoca Grubu

Said Nursi"nin ölümünden bu yana Nurcular 10"dan fazla gruba bölündü. En etkin grup Fethullah Gülen cemaati. Ancak, Nurcular içinde bir isim var ki, Said Nursi"nin ölümünden bu yana "talebeler" içindeki saygın önder konumunu hiç kaybetmiyor. Bu isim, Nurcular arasında Kırkıncı Hoca olarak tanınan Mehmet Kırkıncı. Said-i Nursi"nin, "Evlerinizi medrese yapın" çağrısına uyup Erzurum Karanlık Kümbet Medresesi"ni kuran Kırkıncı, yaşamını burada sürdürüyor. 12 Eylül darbesinden iki yıl sonra MGK Başkanı Genelkurmay Başkanı Kenan Evren"e mektup yazan Kırkıncı Hoca, "Dini güçlendirmek, milleti güçlendirmektir" demiş, ima yoluyla da olsa anayasa referandumunda cemaat desteğine karşılık, cemaate destek arzusunu dile getirmişti. Bu tavrı nedeniyle Nurcular arasında eleştirilse de, müridleri ve Gülen"i Nurcu yapan hocası olduğu için, Gülen Cemaati taraftarları arasında özel bir otoriteye sahip.

TRABZON
İcmalciler

Kadiri Tarikatı"nın İcmal Kolu"nun lideri Haydar Baş son dönemde çalışmalarını Bağımsız Türkiye Partisi adıyla sürdürüyor. Parti, 3 Kasım 2002 seçimlerden büyük bir yenilgiyle çıktı. Ulusal televizyon ve günlük bir gazetenin sahibi Haydar Baş"ın Türkiye"nin en zengin cemaat liderleri arasında olduğu iddia ediliyor. Trabzon ve çevresinde güçlü. Baş"ın ismi Trabzon"daki rahip cinayeti sonrasındaki tartışmalarda geçmişti.

İSTANBUL-BURSA
Cerrahiler

Halveti tarikatına dayanıyor. Dergahları, İstanbul"da Fatih-Karagümrük"teki Kethüda Canfeda Hatun Camii bitişiğinde. Zikirlerinde, müzik ve ibadet dışında hiçbir şey konuşulmuyor. Müritleri arasında çok sayıda tanımış ses sanatçısı bulunuyor. Tarikatın Tophane"deki Kadiriler yokuşundaki Kadirhane"sinde düzenlenen zikir törenleri neredeyse turistikleşmiş durumda. Kadirhane"nin şeyhi Ahmet Misbah Erkmenkul. Celvetiye tarikatına bağlı İsmail Hakkı Bursevi tarafından kurulan Hakkıye kolunun müritleri ise en çok Bursa"da yaşıyor. Kurucularının adını taşıyan bir vakıfları var.

İSTANBUL-ANKARA-ÇORUM-BOLU
Uşşakiler

Halveti Tarikatı"nın bir kolu Uşşakiye. Merkezi İstanbul Kasımpaşa. Kurucusu Pir Hüsameddin"in türbesi de bu semtteki aynı isimli camide. Tarikatı kamuoyuyla tanıştıran isim İbrahim İpek. Uzun yıllar sessiz faaliyet gösteren tarikat onunla birlikte ün kazandı, İpek Yolu adlı yeni bir cemaat oluştu. İpek"in 2000 yılında ölümünün ardından posta 44 yaşındaki eski milli güreşçi Fatih Nurullah oturdu. Nurullah tarikat nüfusunu artırmak için herkese açık kutlamalar, piknikler düzenliyor; zikirleri tarikat üyesi olmayanlara da açıyor. Tarikatın Kasımpaşa"daki merkezi her sene Bolu"da ve Çorum"da düzenlediği "Devran" adlı zikir törenleriyle tanınıyor. Bolu"daki son devrana 2 bin kişi katılmıştı.

ADIYAMAN-ANKARA-AFYON-SAKARYA-İSTANBUL
Menzilciler

Nakşibendi Tarikatı"nın Menzil Kolu adını Adıyaman"ın Menzil köyünden alıyor. Cemaatin en ünlü ismi, uğradığı zehirli iğne saldırısından bir süre sonra hayatını kaybeden Raşit Erol. Şeyh postunda şimdi kardeşi Abdülbaki Erol oturuyor. Şeyh adaylarından Fevzettin Erol ise şimdilik cemaatin Ankara ve Afyon örgütlenmesini yönetiyor. Menzilcilerin Ankara çevresi "Semerkant Grubu" olarak da adlandırılıyor. Fevzettin Erol, yılın bir bölümünü de Afyon"daki merkezde geçiriyor. Cemaat ekonomik gücünü özellikle kendilerine derviş adını veren müritlerin kurduğu şirketlerin belediyelerden aldığı ihalelerle arttırıyor. Raşit Erol"un "İmanı kurtarmanın ve pekiştirmenin kafi olduğu bir devir yaşıyoruz" anlayışıyla hareket eden cemaatin Adıyaman Menzil ve Ankara merkezleri özellikle alkol bağımlılığından kurtulmak isteyen kişilerin ilgi odağı.

SİİRT- ANKARA- İSTANBUL- ELAZIĞ
Tillocular

Kurucuları Sultan Memduh Hazretleri"nin türbesinin bulunduğu Siirt"in Tillo beldesi manevi merkezleri. Süryanice "Yüksek Ruh" anlamına gelen Tillo geleneği Kadiri Tarikatı"nın en güçlü kollarından. Siyasete uzak durmaları nedeniyle İcmalcilerden, Kadiri-Rufai geleneğinde faaliyet sürdürmesi nedeniyle de Galibilerden ayrılıyor.

HATAY-GAZİANTEP-ŞANLIURFA-KİLİS-MARDİN-BATMAN
Hazneviler

Türkiye Kürtleri arasında en güçlü Nakşibendi cemaatlerinden biri. Merkezi Suriye"de. Hatay, Gaziantep, Şanlıurfa, Mardin ve Batman "da örgütlüler. Cemaatin şeyhi Muhammed Haznevi yılda en az bir kez Türkiye"ye gelip, zikir törenlerini yönetirdi. Geçen yıl öldüğünde, binlerce Türk müridinin cenaze töreni için Suriye"ye geçmek istemesi haber bültenlerine konu olmuştu. Şeyhliği Muhammed Haznevi"nin oğlu Muhammed Muta Haznevi üstlendi.

SAKARYA-DÜZCE-BURSA
Hakikatçılar

Hemen hemen tüm cemaatlere karşı yürüttüğü mücadeyle tanınan Hakikatçılar"ın şeyhi Ömer Öngüt. Adapazarı"nda yaşıyan Öngüt, Cemalettin Kaplan, Fethullah Gülen, Necmettin Erbakan, Süleymancılar, İsmailağa Cemaati ve Diyanet"e yönelik ağır eleştiri içeren kitaplarıyla tanınıyor. Sakarya başta olmak üzere Düzce, Bursa ve Ankara"da önemli sayıda müride sahip. Tarikat, şeyhe mutlak itaat ilkesiyle yaşıyor.

KAYSERİ
NakşibendiYahyalı Cemaati

Kayseri"de Gülen Cemaati"yle birlikte en güçlü dini grup. Nakşibendi tarikatının Anadolu"daki en önemli kolları arasında. Yahyalı Hacı Hasan Efendi"den alıyor adını. Şimdi şeyh postunda oturan kişi Ramazan Dinç. Cemaat, Kayseri"deki sanayi gelişimine paralel olarak hızla büyüdü. Müritleri arasında Kayseri"nin önde gelen işadamları bulunuyor.

İSTANBUL
Işıkçılar

Seyit Abdülhalim Arvasi"ye bağlı Hüseyin Hilmi Işık"ın kurduğu cemaat günümüzde İhlas Holding şemsiyesi altında büyüdü. Cemaatin lideri Enver Ören"in rahatsızlığı ve İhlas Finans"a el konulması cemaatin güç kaybetmesine neden oldu.

TÜRKİYE"NİN EN YAYGIN İKİ CEMAATİ
Gülen Cemaati ve Nurcular

Türkiye"nin tarikat ve cemaat haritasında Nurcular ağırlıklı yer işgal ediyor. Tarikatın en ünlü ismi Fethullah Gülen"in etkinlik alanı Türkiye"nin tüm illerini kuşatıp, tarikat okulları kanalıyla Afrika"dan Uzakdoğu"ya uzanıyor. 1941 doğumlu Gülen, 1970"lerden itibaren Nur hareketi içinde gözyaşı eşliğindeki vaazlarıyla kendi yolunu çizdi. Akyazılılar ve Türkiye Öğretmen Vakfı gibi kuruluşlarla başlayan örgütlenmesi bugün büyük bir ekonomik ve siyasi güce dönüşmüş durumda. Cemaatin medyadan eğitime, finansa, sağlık sektörüne kadar pek çok alanda yatırımı bulunuyor. Gülen uzun süredir ABD"de yaşaması, olası vefatı sonrasında bu büyük ekonomik gücün nasıl paylaşılacağı belli değil. Nur cemaatinin içinde adı sık geçen diğer gruplar şunlar: Liderliğini Mehmet Kutlular"ın yaptığı Yeni Asyacılar (İstanbul), liderleri İzzet Yıldırım, Hizbullah tarafından kaçırılıp öldürülen Med-Zehra Vakfı çevresi (Doğu-Güneydoğu Anadolu), Müslüm Gündüz liderliğindeki Aczmendiler (Elazığ-İstanbul), Yeni Nesilciler, Yazıcılar

Süleymancılar

Cemaatin kurucusu Süleyman Hilmi Tunahan, soyunu Nakşibendi Şeyhi Selahaddin İbni Seracettin "e dayandırıyor. Zamanla bağımsız bir yol izledi. Kurduğu Kuran kurslarından yetişen öğrenciler, hocalarının mehdiliğine iman edip, Süleymancılar cemaatini oluşturdu. Ege ve Akdeniz bölgelerinde güçlenen Süleymancılar zamanla tüm yurda yayıldı. Faaliyetlerini "kurs ve okul talebelerine Yardım Dernekleri" adı altında yürütüyor. Hakikatçılar"ın şeyhi Ömer Öngüt, Süleymancılar"ı "Dinleri Süleymancılık, imanları para, huyları gasp, meslekleri de dilencilik olan bir cemaat" olarak adlandırıyor. Türkiye"nin her ilinde en az bir Kuran kursuna sahip cemaatin, kurs ve öğrenci yurtlarının toplam sayısının 1500"ü bulduğu söyleniyor. Tunahan "ın ölümünün ardından cemaat liderliğine Kemal Kaçar geçti. Onun vefatı sonrasında ise cemaat her ne kadar reddedilse de iki kardeş Ahmet Denizolgun ile Beyazıt Denizolgun arasında bölündü.

İSTANBUL-ANKARA
İskenderpaşa Cemaati

Geçmişi 1800"lü yıllara, Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevi"ne uzanıyor. Uzun süre, Gümüşhanevi tekkesi cemaate ismini verdi. Mehmet Zahit Kotku şeyhlik postuna oturduktan sonra, görev yaptığı İskenderpaşa Camii tarikata ismini verdi. Kotku"nun ölümünden sonra liderliğe geçen damadı Prof. Esad Coşan da 2001 Şubat"ında Avustralya"da trafik kazasında öldü. Post oğlu Nurettin Coşan"a kaldı. Esat Coşan, tarikatı kurduğu vakıflar sayesinde büyüttü. Bunların en etkini Hakyol Vakfı. Koşan, İlim Kültür ve Sanat Vakfı ile Sağlık Vakfı"nı da kurarak örgütlenmeyi genişletti. "Hanım Dernekleri"yle kadın örgütlenmesine yöneldi. Şu andaki lider Nurettin Coşan, dini eğitiminin yanı sıra New York"ta işletme öğrenimi gördü.

Babasının isteğiyle 1996"da aile şirketi Server Holding"in yöneticiliğini üstlendi. Ticari faaliyetleri ve seyahatleri nedeniyle liderlik görevini yerine getiremediğini iddia eden bir grubun muhalefet başlattığı ve tarikattan koptuğu söyleniyor. Siyasetin birçok önemli ismi cemaatle gönül birliği içinde: Eski cumhurbaşkanı Turgut Özal, başbakana Recep Tayyip Erdoğan, Korkut Özal, maliye bakanı Kemal Unakıtan, bir dönem için dahi olsa Necmettin Erbakan. İskenderpaşa Tarikatı"nın bir de siyasi partisi var: "Sağduyu Partisi." Recep Tayyip Erdoğan"ın, 3 Kasım 2002 Seçimleri sonrasındaki ilk cuma namazını Ankara"nın Dikmen semtindeki Mehmet Zait Kotku Camii"nde kılması bu gönül bağının sembolik işareti olarak değerlendiriliyor.

İZMİR-MANİSA-AYDIN
Melamiler

Melami Tarikatı"nın kamuoyu önüne çıkan en önemli ismi Ahmet Arslan. Emekli astsubay Arslan, Şeyh Hasan Özlem"in 1996"da ölümünün ardından posta oturdu. 66 yaşındaki Arslan, Manisa"nın Salihli ilçesinde yaşıyor. Cemaatin Aydın, Adana, Uşak ve İzmir"de mürit grupları bulunuyor. Tarikatın diğer önemli ismi Davud Yılmaz. 73 yaşında, İzmir"de yaşıyor ve küçük bir cemaati kontrol ediyor. İstanbul"da da takipçileri var. "İbadet gizli, gösterişsiz olmalı" yaklaşımını savunan Melamiler genellikle ev toplantılarında bir araya geliyor.

İSTANBUL-KONYA-ANKARA
Erenköy Cemaati

Kökleri Kelami Dergahı"na ve şeyhi Erbilli Mehmet Esat"a dayanıyor. Mehmet Esat, tekkeler kapatılınca Erbil"deki arazilerini satıp, İstanbul"a yerleşti. Erenköy"de bir köşk aldı, cemaatin temellerini attı. Menemen Ayaklanması"na karıştığı iddiasıyla gözaltındayken rahatsızlanıp hayatını kaybetti. Erenköy Cemaati, Mehmet Esat"ın halifesi Mahmud Sami Ramazanoğlu"nca kuruldu. Nakşibendi geleneği içinde, esnaf ve işadamlarının kolu olarak biliniyor. Ramazanoğlu"nun ardından cemaatin dini sorumluluğunu Musa Topbaş üstlendi. Onun ölümüyle üç isim ön plana çıktı: Yeni Şafak"ın eski başyazarı Ahmet Taşgetiren, Eymen Topbaş ve Konya"da yaşayan Tahir Büyükkörükçü. Şeyh postuna Büyükkörükçü"nün oturduğu ileri sürülüyor. Konya"da Erenköy Mahallesi"nde yaşayan Büyükkörükçü bir dönem Milli Selamet Partisi milletvekilliği de yapmıştı. Erenköy Cemaati"nin Ankara örgütlenmesini ise Muradiye Vakfı yürütüyor.

İSTANBUL
İsmailağa Cemaati

Kurucusu Ebuishak İsmail Efendi, 1723"te Fatih"te adını taşıyan camiyi inşa ettirdi. Ölümünden sonra cemaati tarikat yoluna girdi. Şeyh Batumlu Ali Haydar Efendi, 1960"da ölene kadar liderliği yürüttü. Görevi İsmail Ağa Camii imamı Mahmut Ustaosmanoğlu devraldı. Cemaat İstanbul"un merkezi Fatih"te, Türkiye"nin en dikkat çeken İslami gettosunu oluşturdu. Sarık, şalvar ve cübbeli giyimleriyle diğer Nakşibendi gruplarından ayrılıyorlar. İsmailağa Cemaati, Ustaosmanoğlu"nun kökeni nedeniyle İslami gruplar içinde "Oflular" olarak da tanınıyor. Cemaatin önde gelen bazı isimlerinin Salih Mirzabeyoğlu liderliğindeki İBDA-C ile birlikte hareket etmesi, grubun radikalleşme potansiyelinin bir kanıtı gösteriliyor.

İslam'ın en eski tarikatı Kadirilik


İSLAM'DAKİ en eski tarikat olan Kadirilik, adını kurucusu olan Abdülkadir Geylani'den aldı. 1077'de Bağdat'ta doğan çağının önemli İslam alimlerinden Geylani'nin kurallarını, daha sonra hemen tüm tarikatlar az ya da çok kullandılar. Kadirilikte esas olan şeyhten "hırka" almak. Hırka alan Kadiri, böylece iradesini ona teslim etmiş oluyor ve şeyhi adına bir baskasına hırka ihsan edebiliyor. Geylani'ye bağlananlara cennetin vaat edildiği söylentisiyle kısa sürede tüm İslam coğrafyasına yayılan tarikatın Anadolu'da yayılmasını 16. yüzyılın sonuna doğru İmam'il Rumi (Pir Sani) sağladı. Bugün Kadiri tarikatına bağlı iki cemaat öne çıkıyor. İcmalciler olarak adlandırılan cemaatin başında, Bağımsız Türkiye Partisi adlı partinin de genel başkanı olan Haydar Baş var. Baş, 3 Kasım 2002 seçimlerden ağır yenilgiyle çıktı, ancak Baş Çelik Fabrikaları, Baş Ticaret, Baş Isı Sanayii gibi şirketler grubu, İcmal, Öğüt ve Mesaj adlı dergileri, Meltem ve Mesaj TV kanallarıyla, Türkiye'nin en zengin cemaat liderlerinden. Galibilerin başında ise Galip Hasan Kuşçuoğlu var. Ankara merkezli cemaat Tevhid Camii etrafında örgütleniyor.

Halvetilik 40 cemaat doğurdu



14. yüzyılda İran-Afganistan bölgesinde doğan Halvetilik, zikirleri gizli olduğu için diğer tarikatlardan ayrılıyor. Kurucusu Ömer Halveti olan sünni tarikat, Türkler arasında en yaygın tarikatların başında geliyor. Bu tarikatın bir başka özelliği de en çok kol ve şubeye sahip olması. Önce Cemaliye, Şemsiye, Rüşeniye ve Ahmediye olmak üzere dört ana kola ayrıldı, bu ana kollardan yaklaşık 40 alt kol çıktı.

EN ÜNLÜSÜ CERRAHİLER
Bugün en ünlü Halveti cemaati Cerrahiler. Adını kurucusu Nureddin Muhammed ibni Abdullah er-Rumi el İstanbuli el Cerrahi'den aldı. İstanbul'un en yaygın cemaati olan Cerrahilik, Osmanlı padişahlarının da ilgisiyle büyüdü. İlk tekkeyi Padişah III. Ahmet yaptırdı. III. Ahmet dışında, III. Mustafa, II. Mahmut ve Abdülmecit de Cerrahi tarikatından. Günümüzde varlığı Türkiye dışında ABD, Kanada, Güney Amerika, Avustralya ve çeşitli Avrupa ülkelerinde süren Cerrahiler'den başka sayıları az da olsa Uşşakiler, Şabaniye ve Muhammediye gibi Halveti cemaatleri de var.




Cerrahilik tarikatı, başta Amerika ve Kanada olmak üzere dünyanın birçok yerinde kendisine yeni müridler buluyor. Amerika'daki dergâhlar içinde en bilineni New York'ta. Şeyhi ise Tosun Baba.

Cerrahi Tarikatı yurtdışında özellikle Amerika'da da faaliyetlerini sürdürüyor. Amerika'daki Cerrahi şeyhlerinin en önemlisi Tosun Baba. "Bu dergaha girmek için ölmeden ölmeyi bilmek lazım. Yani, dünyaperestliğini dergahın kapısında bırakıp içeri girenler derviş olabilir. Böylece Allah'ın nuruyla yaşanabilir" sözleri ona ait. İşte bu sözler, New York'taki Cerrahi Dergahı'nın Şeyhi Tosun Baba'ya ait. Tosun Bayrak, bu sözleri İngilizce olarak tüm toplantılarda çoğunluğu Amerikalılar'dan oluşan tarikat üyelerine söylüyor. New York Üniversitesi Sanat Bölümü'nde ders veren Tosun Baba, Amerikalılar tarafından oldukça tanınıyor ve çok sayıda Amerikalı müridi var. Çünkü Vietnam Savaşı sırasında, protesto için birBilyeyi Japonla yapıştırdılar askeri aracın arkasına kasap çengelleriyle bir morgdan aldığı ceset parçalarını asmış. Bosna Savaşı'nı protesto için birçok sivil toplum hareketinde aktif olarak çalışmış. 1968 yılından itibaren tarikat faaliyetlerini sürdüren Tosun Baba, Türkiye'de de sanat çevreleri tarafından bilinen bir isim.

KİLİSELERDEN GELİYORLAR
Tosun Baba, bugün Batı New York'taki dergahında Amerikalıların her türden sorularını yanıtlayarak sıkıntılarını paylaşıyor. Toplantılara, çevredeki kiliselerden, havralardan da temsilciler, gruplar katılıyor. ABD'li dervişler, Türkçe ilahilerle kendilerinden geçiyor. Üstelik bu grup arasında papazlık ve hahamlıktan gelip müslüman olan dervişler de dikkat çekiyor.

KALİFORNİYA'DA ŞEYH RAGIP
California'daki Cerrahi Dergahı'nın başında da Şeyh Ragıp bulunuyor. Şeyh Ragıp aslında bir Amerikalı. Musevi olarak doğan ve yıllar sonra Müslüman olan Prof. Dr. Robert Frager o. Psikoloji profesörü olan ve 'Ben Ötesi Psikoloji' üzerine çalışmalar yapan Şeyh Ragıp, 20 yıldır Cerrahi Tarikatı'nın üyesi. Eşi Türk olan Şeyh Galip, aynı zamanda California'daki "The Institute Of Transpersonal Pyschology/ Ben Ötesi Psikoloji Enstitüsü" nün kurucusu. Harvard'da sosyal psikoloji üzerine doktora yapan Şeyh Galip, yine Harvard ve ve UC Berkeley'de psikoloji dersleri vermiş. Çok sayıda ruhani liderle tanıştığını söyleyen Şeyh Ragıp, Cerrahi Tarikatı'nın lideri Muzaffer Ozak ile tanışmasını ise şu sözlerle anlatıyor: "Bir gün odamda telefonla konuşurken, kapım hafif aralıktı ve hiç tanımadığım, sakallı bir adam içeri girdi. Gözlerime baktı ve benim için zaman orada durdu. Sanki zihnimi okuyordu..."

İTALYA'DA GABRIEL MANDEL
İtalyan profesör Gabriel Mandel'in Mevlana ile tanışması ise yaklaşık 30 yıl öncesine dayanıyor. 20 yıl önce Müslüman olan ve daha sonra Cerrahilik ile tanışanlardan biri olarak bilinen Mandel, İtalya'da konferans, sempozyum gibi çeşitli toplantılarla tasavvuf öğretilerini anlatmaya çalışıyor. İtalya'da 10 ayrı yerde merkezi olan tarikatın içinde profesörlerden, ressamlara, doktorlardan kimyagerlere, yazarlardan itfaiyecilere kadar birçok farklı meslekten üye bulunuyor. Gruba 11 Eylül'den sonra İtalya'daki kiliselerin, "Bize dininizi anlatın" teklifi yaptığı, daveti geri çevirmeyen İtalyan Müslümanlar'ın da kilise kilise dolaşarak İslam'ı anlattığı konuşuluyor. Cerrahiler'in Kanada'nın Toronto kentinde bulunan dergahı da müridlerce dolup taşıyor. Bir web sitesine sahip olan tarikatla ilgili fotoğraflar bu sitede yayınlanıyor.

Tarikatlar ve Cemaatler

Osmanlı'da padişahlar bile tarikat üyesiydi. Cumhuriyet hepsini kapattı ama yok edemedi. Bugün hâlâ Türkiye'nin her yerinde bir tarikatı, cemaati bulmak mümkün. Günümüz siyasetçisi de yine tarikat üyesi.

Cumhuriyet Öncesi

Selçuklular'dan itibaren Osmanlı döneminde bile tarikatlar sokaktaki sıradan insanlar kadar padişahların da gittikleri kurumlar oldu. Örneğin Sultan II. Abdülhamit Dardavi ya da Şazeli olarak tanınan tarikata bağlıydı. Üstelik onun döneminde Rıfai şeyhi de Saray'da yaşıyordu. Sultan Reşad'ın Mevlevi olduğu biliniyordu. Cumhuriyet dönemi öncesinde tarikatlara tanınan toleranstan yola çıkarak hepsinin faaliyetini sürdürdüğü söylenebilir. Reşat Ekrem Koçu'nun İstanbul Ansiklopedisi'nde yer alan listeye göre, Cumhuriyet'e kadar varlığını sürdürmüş ve bu dönemde kapatılan tarikatlar; Bayrami, Bedevi, Celveti, Cerrahi, Gülşeni, Halveti, Kadiri, Mevlevi, Nakşi, Rıfai, Saadi, Sinani ve Sünbüli'dir.

Cumhuriyet Sonrası

Bugün küçük ya da büyük gizli ya da açık olarak faaliyetini sürdüren başlıca tarikatlar ise Nakşilik, Melamilik, Bektaşilik, Halvetilik, Mevlevilik, Kadirilik, Bayramilik, Rıfailik, Vahhabilik, Yasevilik, Şazeliye, Celvetiye, Biberiye ve Ticanilik. Tabii ki buna Cumhuriyet dönemi sonrasında ortaya çıkan daha çok cemaat olarak nitelendirilen yapıları da eklemek gerek. Bunlar Nurculuk, Arvasilik, Süleymancılık ve Işıkçılık. Gerek tarikatlar gerekse Cumhuriyet döneminde ortaya çıkan cemaatlerde meydana gelen bölünmelerle bu liste her geçen gün değişiyor. Ama son olarak bu listeye belli bir tarikata ya da cemaate dayanmayan özünde siyasi bir örgüt ya da oluşum olan İBDA-C, Hizbullah, Milli Görüş, Hizbu-t Tahrir gibi hareketleri de eklemek gerekir.

Gizemli bir din: Yezidilik

Yezidilik tarihçesi
Yezidilik, Musevilik gibi tek ulus dinidir. Hatta tek ulusun bir boyunun dinidir demek doğru olur. Dünyada sadece Kürtler arasında var olan Yezidilik inancı, bu ulusun tümü tarafından kabul edilmiştir. Kürtlerin sadece Behdinan veya diğer adıyla Kurmanç olan kolunun bir bölümü bu inancı tercih etmişlerdir.

Bu din, ulusal olmasına rağmen, kapısını başka uluslara kapatmamıştır. Herhangi bir ulusun bireyi bu dinin mensubu olabilir. Yaklaşık bin yıldır kurulmasına rağmen, başka ulusların bu dine rağbet göstermemesi de oldukça dikkat çekicidir.

Üç büyük tek tanrılı dinin karması olan Yezidilikte ibadet ve ritüellerin tümü pagan kültürüne aittir. Duaları, ve yılda bir kez hacda sabah gündoğumu, akşam günbatımında kıldıkları tek rekatlık namazları (bu namazda secde vardır) haricindeki bütün dinsel ritüelleri pagan kültürünün birer parçalarıdırlar. Karma bir dinin mensubu olan Yezidilerin Batılı kaynaklarda Arap, Kürt ve Asur kökenli oldukları ileri sürülmelerine rağmen, Gerek Osmanlı fermanlarında ve gerekse yaşayan yezidi pir ve şeyhlerinin söylediklerine göre Kürtlerin Behdinan (Kurmanc) kolundandırlar. Zaten konuştukları dil ise Kürtçe'nin Kurmanc şivesidir.

Bazı Arap tarihçiler, Yezidi inancının, Hariciliğin İbadiye kolundan ayrıldığını ve Yezid bin Ebi Uneyse'ye dayandığını iddia ederlerken, İran kaynakları da, Yezidi adının eski İran inançlarındaki İyilik Tanrısı İzd ya da Yeda'dan geldiğini savunuyorlar. Ancak Yezidliğin, Emevi soyundan ünlü tasavvufçu Şeyh Adiy bin Musafir'e dayandığı kesin bir gerçektir.

Çünkü, Yezidilik inancının kurucusu ve onu sistematikleştiren Şeyh Adiy'in Adaviler (Adaviyye) tarikatıdır. Yezidilerce, Yezidi inanç sisteminin kurucusu ve peygamber olarak kabul edilen Şeyh Adiy Bin Musafir, aslında Kadiri tarikatının kurucusu Abdülkadir Geylani ile birlikte İslam alimi İmam Gazali'den ders almış; Müslüman inançlı bir sufi olarak kabul edilmektedir. 1072 yılında Lübnan'ın Baalbek kentinde doğan Şeyh Adiy, 1116 yılındaki Mekke'ye hac ziyaretinden sonra öldüğü 1162 yılına kadar, bugün Kuzey Irak sınırları içerisinde bulunan Duhok yakınlarındaki Laleş Vadisi'ndeki eski bir Hıristiyan manastırını dergaha çevirerek mürit yetiştirmiştir.
Adiy bin Musafir 1162 yılında öldüğünde Laleş'teki dergahına gömülmüş ve türbesi çok geçmeden hac ziyareti için gelinen tapınağa dönüştürüldü. Bugün, Yezidi inancında hacı olabilmek için 6 Ekim'de bu vadiye gelerek, Kaniya Sıpi (Beyaz Çeşme)'de vaftiz olması, Şeyh Adiy'nin Sındıruk'unun (mezarı) etrafında üç kere dolaştıktan sonra, Zımzım tüneline girip oradaki kutsal mekanı tavaf etmesi ve Araf'a çıkması gerekiyor.
Şeyhin ölümünden sonra makamına yeğeni Abu'l Bereket bin Sahr seçilmiş; onun önderliğindeki müritleri "Adaviler" adıyla anılmaya başlamıştır. Tarikat ise Adavilik ve bilahare Sehbetilik diye adlandırılmıştır. Adaviliğin antik inançlarla sentezlenmesi ve Hakkari yöresindeki aşiretler arasında yaygınlaşması, tarikatın başına geçen Şeyh Adiy'in torunu Hasan bin Adiy döneminde olmuştur. Moğolların bölgeyi istilasından sonra 13 ve 14. yy.da bölgedeki otorite boşluğundan yararlanan Yezidilik faaliyeti, Musul, Hakkari, Botan çayı yöresi, Cizre, Nusaybin, Mardin, Van ve Urmiye'deki aşiretler arasında kök salmıştır. 1415 yılına kadar unutulan ancak bu tarihten itibaren taraftar kazanmaya başlayan ve bilahare Yezidilik adını alan Şeyh Adiy'in öğretisinin öncülü olduğu bu yeni dinin sembolü, Tavus kuşudur. Ama bu sembol, tavus kuşundan ziyade horoza benzemektedir.
Dinlerinin çok eski olduğunu, kuruluşu üzerine tarihi bilgilerin zaman içinde unutulduğunu, kaynaklarının kaybolduğunu söyleyen Yezidilerle ilgili sağlıklı bilgiler edinmek isteyen sosyologlar ve din bilimciler, bugüne kadar bu inancın zirvesindeki "Şeyhlerin Babası" ve kutsal hac mekanı olan Laleş Vadisi'ne giremediklerinden dolayı kesin ve gözleme dayalı bilgiler edinememişlerdir.